26 Mayıs 2015 Salı

Aşk Üzerine: Dalloway ve sonrası

"Clarissa ile ilişkileri yaşamını bozmuştu, dedi. İnsan, iki kez aşık olamıyor, dedi."

Yaklaşık iki aydır Mrs Dalloway'i okuyorum. Akıp gitmeyen ve bu yüzden başlarda çok sıkıldığım, bir türlü bitiremediğim bir kitabın beni bu denli etkileyebileceğini düşünemezdim. Ah, önyargılar... Kendine özgü bir deliliği vardı Dalloway'in, aşktan korkan. Aşkın, özgür olan her şeyi, doğru olan her şeyi yıktığına inan Clarissa, iğrenç tutku diye düşünmemiş miydi? "İnsanı Küçük düşüren tutku!", demişti. Öyle ya, aşktan ve tutkudan kaçmak ya da aşka ve tutkuya bağlanmak küçük düşürmez miydi insanı? Oysa sevince çoğalırsın ve büyürsün. bir ayrımı olmadığına inandığım sevgi ve aşk kavramının inceldiği yer burası mıydı yoksa? Küçülmek, büyümek...

Düşünüyorum, iki kez aşık olamamak üzerine. O zaman dünya birbirine geç kalmışların ve erken gelmişlerin yeri. Çok az şanslı var, zamanını yakalayabilmiş. Aşk buysa ve bir kez geliyorsa şayet.

Tutku dediğimizin hormonlarımız tarafından uyarılan bedenimiz sayesinde var olduğunu bilecek kadar biyoloji, aşk dediğimizin bu hormonları en mükemmel şekilde harekete geçirmek için bizim tam hissetmemizi sağlatacak o freudien eksiklikten kaynaklandığını  bilecek kadar psikoloji, sevgi dediğimizin bir topluluğa, cemaate ya da bir topluma ait hissetmek için yarattığımız kavramlardan biri olduğunu söyleyebilecek ve bunların üçünü birbirinden ayıramayacak kadar çok şey okudum evet. Buna rağmen içimdeki bilim ve sanat çatışıyor. Aklın önemini vurguluyor biri, sonra bir diğeri de duyguları hatırlatıyor. Sonra içimdeki bambaşka bir ses, illa ayırmak mı gerekiyor bunları diyor. Küçülmek ya da büyümek; sevgi, aşk veya tutku; hormon,bilinç, beyin veya toplum her ne ise cevabı Mrs. Dalloway'in sonunda gizli. "Yürekle kıyaslayınca,"dedi Lady Rooseter, ayağa kalkarken, "beynin ne önemi var ki?" Değil miydi Zeze, acıyı keşfetmek için yola çıkan? Yürekte biten acı ve yürekte doğan sevinçle kıyaslayınca beynin verdiği hükümlerin ne önemi vardı? Ziyade beyin değil miydi zaten kalbe emir veren? Kim bilir belki, ikisi de bir bedenin zıt koşulluğu değil, el ele yürüyen iki dostudur.